8 Ağustos 2013 Perşembe

BAYRAM GİBİ BAYRAMLAR KÖYDE OLUYOR!...

Ramazan bayramını köyde geçirmek için Ramazanın son birkaç gününü sıla-i rahim yapmak amacıyla memlekette geçirmek için köyümüze geldik.

Oruç tutarken şehirde unutmak üzere olduğumuz komşuluğun güzelliklerini ve samimi Müslüman insanların komşuluk ilişkilerinin erdemine şahit olduk. Ramazandan manevi olarak istifade etmek isteyenlerin teravihlere katılışına, sabah namazından sonra zikir ve fikirle seher vaktini değerlendirişine şahit olduk. İftar davetleri konusunda yarışa, sahura kalkma konusunda birbirlerine yardım etmeye, diğer Müslüman beldelerdeki kardeşlerinin dertleri ile hemdert oluşlarına sadece dua ile yetinmeyip yardım ulaştırabilecekleri kuruluşlar vasıtası ile yardım etme gayretlerine şahit olduk. Burada Suriye’yi, Mısır’ı, Arakan’ı, Somali’yi, Libya’yı, Tunus’u vb. tüm İslam beldelerindeki sorunlarla ilgili, hayrın yanında şerrin karşısında bazen dua, bazen beddua ve bazen de mazluma yardım etme gayreti içinde samimi insanlara şahit olduk. Aslında toplumun erdemine ve her şeyi doğru yorumlayabildiğine şahit olduk.

Bizim köye vaktiyle Ali öğretmen diye ateist bir arkadaş atanmış. Köye ilk geldiğinde okul yönetimi birinci sınıfların sınıf öğretmenliğini vermiş. Kendisi de işleyeceği taze öğrenciler olması hasebiyle çok sevinmiş ve kendi fikrini en iyi yerleştireceği bir ortam yakaladığı var sayımıyla ilk derste çocuklara bakkaldan şeker alarak gelmiş. Çocuklara şekeri dağıtmış ve demiş ki ben size şeker dağıttım, söyleyin her yerde olan ve her şeyi yaratan Allah’ınızda dağıtsın demiş. Bunun üzerine Hafız Kadirin İsmail o sınıfta öğrenci olduğundan, kalkarak şekerin pancardan nasıl yaratıldığını ve şekerin onun vesilesi ile Allah (c.c.) tarafından kendilerine nasıl ulaştırıldığını izah etmiş. İkna edici bu açıklama karşısında Ali öğretmen ertesi gün tayinini başka bir yere isteyerek köyü terk etmiş. Köyün çocukları böyle ise burada bana ekmek yok demiş.

Arife günü köye bizim gibi dışarıdan gelen onlarca işadamı, memur, amir vb. arkadaşla karşılaştık. Kimi Iğdır’da, kimi İstanbul’da, kimi Edirne’de, kimi Mersin’de hepsi yurdun dört bir yanında hizmet etmekteler. Hatırı sayılır miktarda üniversite mezunu kişi olmuş köyde. Önceleri bir elin parmakları kadar olan üniversiteli sayısı şimdilerde yüzlerle ifade ediliyor, hatta binin üzerinde olduğunu söyleyenler bile var.

Bayramlarda öncelikle aramızdan ayrılarak amel defteri kapananlar hatırlanır ve arife gününden ziyaret edilir ki, onlarda kabirlerinde bayram etsinler. Sadaka-i cariye olarak bıraktıkları bir şey yoksa bile biz sevenleri ve hayatta olanları onların ruhunun şaad olması için Kur’an okuyup dualar ediyoruz. Burada gene yurdun dört bir tarafından gelenlerle karşılaşmak mümkün. Gerçi eskisi gibi toplu Kur’an okuma alışkanlıkları kalmamış ama, her bir mezar taşının başında üçer dörder kişi okuyor, çevresini düzeltiyor vs.

Bayramın ilk günü geçen bayramdan bu bayrama kadar ahrete irtihal etmiş dokuz kişinin evleri dolup taşıyor. Tüm komşular yanlarına aldıkları aşır okuyacak bir kişi ile öncelikle bu evleri ziyaret edip Kur’an okuyorlar. Daha evvel bu evlerde akrabaları ilk bayram kahvaltısını yaparak evi şenlendirmişler. Pek tabi bu ziyaretler sırasında köyde kimlerin gelmiş olduğunu görme fırsatı buluyor ve onlarla bayramlaşıyoruz. Kimisi ile izin süresi konusunda konuşuyor, bu süre içerisinde bir araya gelmek için sözleşiyoruz.

Bayramlar tüm akrabaları bir araya getiriyor. İnsanların ne hızla çoğaldığına ve ne hızla büyüdüklerine şahit oluyorsunuz. Ben köyden ayrılmadan düğününe katıldığım veya bayraktarlığını yapmış olduğum arkadaşlarımın, artık torun sahibi olmaya başladıkların şahit oluyorum.

 Hasılı vel kelam bayram bayram tadında icra ediliyor köyde. Bundan sonra çok mecbur kalmadıkça bayramları asla şehirde geçirmeyeceğim. Kurban bayramlarında Müslüman coğrafyada görevli olmazsam tekrar bayram için köye geleceğim. Çünkü bayramlar şehirde çok monoton ve insanın sosyal bir varlık olduğu hissinden çok uzak geçiyor. Çünkü şehirler sosyal bir insan için inşa edilmekten uzak.

Saygılarımla,
Abdullah Ekinci

09.08.2013 09:39:39

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder