17 Ağustos 2013 Cumartesi

MISIRDAKİ DARBE VE KATLİAMIN DÜNYA SİYASETİNE OLASI SONUÇLARI

3 Temmuz Mısır darbesini destekleyen batı ve iktidarından korkan Suudi Kıralı ve Emirliklerin dünyevileşmiş kralları açısından yeni bir dönem başlıyor gibi. Batı açısından Suud’da neler olduğu veya emirliklerin karışmasının önemi yok, ancak bölge açısından önemli sonuçlar doğuracak gibi.

Mısır yüz milyona yakın nüfusunun yanı sıra tarih boyu kuzey ve doğu Afrika’da çok etkili bir nüfusa sahiptir. Bu nedenle Mısır’daki ihvan hareketi hemen hemen Afrika’nın tümünde etkilidir. Etki boyutları her bir ülkede farklı da olsa ülkeleri siyaseten etkileyecek önemli bir halk gücünü elinde bulundurmaktadır.

Mısır ihvan hareketi diğer Müslüman topluluklar içerisinde de iyi bilinir ve şiddet yanlısı olarak görülmez. Bu nedenle ihvana yapılan bir darbe tüm dünyadaki Müslümanları karşıya almayı sağlar. Mısır darbesi algılama itibariyle Afganistan, Suriye’ye, Irak’a vb. bir şekilde hakim güçlerin etkisi ile oluşmuş katliam ortamlarına benzemez. Bu darbe doğrudan Amerika tarafından planlanıp uygulanmakta ve Müslümanları şiddet yanlısı olmasalar bile şehit eden bir hareket olarak algılanır. Çeşitli volümlerde olsa bile dünya Müslümanların hepsinde içten içe bu kanaatin oluşmasını sağlar.

Suudi Kıralı ve Emirlikler kendilerine şuana kadar ciddi bir müdahale olmaması nedeniyle rahat gözükmektedirler. Ancak ihvan hareketine yapılan darbe buradaki halklarında krallarına isyan etme mertebesine daha kısa sürede geleceklerinin işaretini veriyor. Bu kendi iktidarlarından başka dertleri kalmamış olan krallıkların kısa sürede karışacağı ve orta doğuda birinci dünya savaşından sonra yaşanan kaostan daha büyük bir kaosun yaşanacağı anlamına gelmektedir. Şu anda Irak, Suriye karışık, aşağıda krallıklarda karışırsa, doğu Afrika’da, Somali’de halen bir hakim devlet yok, Sudan bölündü ve henüz sulh ve selamete ulaşılmadı. Kuzey Afrika’nın baharını ateşleyen ülkesi Tunus’ta yeni bir hareket başlatmak için halkta çok ciddi karşılığı olmayan laikler Türkiye’de olduğu gibi cılız hareketlerle kafaları karıştırıyorlar. Libya henüz sulha ulaşmadı.

Bu keşmekeş içerisinde olumlu olan bir şey var ki; o da Müslümanların güçlü olmak zorunda olduklarının ve ne olursa olsun kendi ülkelerinde hakim olmaları gerektiğinin farkına varmış olmalarıdır. Mücadele azmini kaybetmiş diğer toplumlara inat Müslümanların mücadele etme özgüveninin gelişmiş olması ve bu yeni ekibin dünya siyasetini yeniden düzenleyecek yeni bir yüzyılı başlatacak önemli dinamiklere sahip oluyor olmasıdır. Her şeye rağmen dünyada Müslümanlar için parlak bir gelecek, kendi coğrafyalarında hakim bir konum ve dünya siyasetinde etkili bir güç dengesi olma rolü çok kısa zamanda önlerinde olacak gibi gözükmektedir. Bu halkların ileri gelenleri bu günkü mücadeleyi başarı ile götürmek için dünya toplumlarının sempatisini kazanmanın yanı sıra, kendilerinin üstlenecekleri yeni güç dengesi rolünün gereklerine şimdiden hazır olma durumundadırlar.

Hiç şüphesiz Mısır halkına yapılan darbe, darbeyi destekleyenler açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Darbeciler alenen ve masum insanları katletme cihetiyle yapmış oldukları hareketlere devam ettikçe destekçi ülkeler güvenlikli ülke olmaktan yavaş yavaş çıkabilir. Mısır ve etki gücü dikkate alındığında batı toplumları ve yaşadıkları yerler güvenlikli bölgeler olmaktan çıkabilir. Umarım bu aşamaya gelmeden tüm dünya toplumları ve siyasetçileri aklını başına alır ve darbeyi etkili bir manevra ile geri döndürerek kendilerine zarar verecek ve dünyayı zehirleyecek konuma getirmezler.

Bölge devletlerinin karıştırılmasına sebep olarak gösterilen İsrail için ise önemli tehlikeleri barındıran bu yeni süreç, sanıldığının aksine İsrail’i güvenlikli olmaktan çok daha uzağa taşıyabilir. Bu güne dek Filistin meselesi Filistinlilerin meselesi olarak algılanma boyutunun çokta ötesine geçmemişti. İsrail’in güvenliği adına tüm bölge halklarının rahatsız edilmesi, dönüp ateşin bu işi planlayanları vuracağı sürece doğru gittiğini göstermektedir. Bundan böyle İsrail tüm dünyada huzursuzluğun asıl kaynağı olarak algılanacak, sadece Müslüman topluluklar içerisinde değil diğer topluluklar içinde hedef tahtasına konmasına sebep olacaktır. Özellikle batı toplumlarındaki iktidarlar bundan böyle İsrail karşıtı olmaları durumunda iktidar olabileceklerdir. Bunu çok kısa zamanda görecek olduğumuzu düşünüyorum.

Elbette zalimin ve zalimlerin ömrü kısa, adilin ve adaletlilerin ömrü uzun olacaktır.

Saygılarımla,

Abdullah Ekinci

18 Ağustos 2013 Pazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder