3 Temmuz Mısır darbesini destekleyen batı ve iktidarından
korkan Suudi Kıralı ve Emirliklerin dünyevileşmiş kralları açısından yeni bir
dönem başlıyor gibi. Batı açısından Suud’da neler olduğu veya emirliklerin
karışmasının önemi yok, ancak bölge açısından önemli sonuçlar doğuracak gibi.
Mısır yüz milyona yakın nüfusunun yanı sıra tarih boyu kuzey
ve doğu Afrika’da çok etkili bir nüfusa sahiptir. Bu nedenle Mısır’daki ihvan
hareketi hemen hemen Afrika’nın tümünde etkilidir. Etki boyutları her bir
ülkede farklı da olsa ülkeleri siyaseten etkileyecek önemli bir halk gücünü
elinde bulundurmaktadır.
Mısır ihvan hareketi diğer Müslüman topluluklar içerisinde
de iyi bilinir ve şiddet yanlısı olarak görülmez. Bu nedenle ihvana yapılan bir
darbe tüm dünyadaki Müslümanları karşıya almayı sağlar. Mısır darbesi algılama itibariyle
Afganistan, Suriye’ye, Irak’a vb. bir şekilde hakim güçlerin etkisi ile oluşmuş
katliam ortamlarına benzemez. Bu darbe doğrudan Amerika tarafından planlanıp
uygulanmakta ve Müslümanları şiddet yanlısı olmasalar bile şehit eden bir hareket
olarak algılanır. Çeşitli volümlerde olsa bile dünya Müslümanların hepsinde
içten içe bu kanaatin oluşmasını sağlar.
Suudi Kıralı ve Emirlikler kendilerine şuana kadar ciddi bir
müdahale olmaması nedeniyle rahat gözükmektedirler. Ancak ihvan hareketine
yapılan darbe buradaki halklarında krallarına isyan etme mertebesine daha kısa
sürede geleceklerinin işaretini veriyor. Bu kendi iktidarlarından başka
dertleri kalmamış olan krallıkların kısa sürede karışacağı ve orta doğuda
birinci dünya savaşından sonra yaşanan kaostan daha büyük bir kaosun yaşanacağı
anlamına gelmektedir. Şu anda Irak, Suriye karışık, aşağıda krallıklarda
karışırsa, doğu Afrika’da, Somali’de halen bir hakim devlet yok, Sudan bölündü
ve henüz sulh ve selamete ulaşılmadı. Kuzey Afrika’nın baharını ateşleyen
ülkesi Tunus’ta yeni bir hareket başlatmak için halkta çok ciddi karşılığı
olmayan laikler Türkiye’de olduğu gibi cılız hareketlerle kafaları
karıştırıyorlar. Libya henüz sulha ulaşmadı.
Bu keşmekeş içerisinde olumlu olan bir şey var ki; o da Müslümanların
güçlü olmak zorunda olduklarının ve ne olursa olsun kendi ülkelerinde hakim
olmaları gerektiğinin farkına varmış olmalarıdır. Mücadele azmini kaybetmiş
diğer toplumlara inat Müslümanların mücadele etme özgüveninin gelişmiş olması
ve bu yeni ekibin dünya siyasetini yeniden düzenleyecek yeni bir yüzyılı
başlatacak önemli dinamiklere sahip oluyor olmasıdır. Her şeye rağmen dünyada Müslümanlar
için parlak bir gelecek, kendi coğrafyalarında hakim bir konum ve dünya
siyasetinde etkili bir güç dengesi olma rolü çok kısa zamanda önlerinde olacak
gibi gözükmektedir. Bu halkların ileri gelenleri bu günkü mücadeleyi başarı ile
götürmek için dünya toplumlarının sempatisini kazanmanın yanı sıra,
kendilerinin üstlenecekleri yeni güç dengesi rolünün gereklerine şimdiden hazır
olma durumundadırlar.
Hiç şüphesiz Mısır halkına yapılan darbe, darbeyi
destekleyenler açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Darbeciler alenen ve masum
insanları katletme cihetiyle yapmış oldukları hareketlere devam ettikçe
destekçi ülkeler güvenlikli ülke olmaktan yavaş yavaş çıkabilir. Mısır ve etki
gücü dikkate alındığında batı toplumları ve yaşadıkları yerler güvenlikli
bölgeler olmaktan çıkabilir. Umarım bu aşamaya gelmeden tüm dünya toplumları ve
siyasetçileri aklını başına alır ve darbeyi etkili bir manevra ile geri
döndürerek kendilerine zarar verecek ve dünyayı zehirleyecek konuma
getirmezler.
Bölge devletlerinin karıştırılmasına sebep olarak gösterilen
İsrail için ise önemli tehlikeleri barındıran bu yeni süreç, sanıldığının
aksine İsrail’i güvenlikli olmaktan çok daha uzağa taşıyabilir. Bu güne dek
Filistin meselesi Filistinlilerin meselesi olarak algılanma boyutunun çokta
ötesine geçmemişti. İsrail’in güvenliği adına tüm bölge halklarının rahatsız
edilmesi, dönüp ateşin bu işi planlayanları vuracağı sürece doğru gittiğini
göstermektedir. Bundan böyle İsrail tüm dünyada huzursuzluğun asıl kaynağı
olarak algılanacak, sadece Müslüman topluluklar içerisinde değil diğer
topluluklar içinde hedef tahtasına konmasına sebep olacaktır. Özellikle batı
toplumlarındaki iktidarlar bundan böyle İsrail karşıtı olmaları durumunda
iktidar olabileceklerdir. Bunu çok kısa zamanda görecek olduğumuzu düşünüyorum.
Elbette zalimin ve zalimlerin ömrü kısa, adilin ve
adaletlilerin ömrü uzun olacaktır.
Saygılarımla,
Abdullah Ekinci
18 Ağustos 2013 Pazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder